NİSÂ’NIN TACI

3952,00 

Stokta yok

Açıklama

Burası eski bir pazar yeriydi. Tozlu taş merdivenlerinden aşağı indiğinizde, tuz ve kehribar kokusunu aynı anda taşıyan rüzgâr sizi karşılardı. Orada, yaşlı bir kadın, gözleri bir deniz feneri gibi uzaklardan parlayan, elinde bir ip diziyordu.
İpe önce altın bal rengi kehribarları dizerdi; derdi ki: “Bunlar, güneşin bir zamanlar yeryüzüne düşen son damlalarıdır.” Ardından mercanları eklerdi — kıpkızıl, ömrü boyunca kayalara tutunmuş, fırtınaları görmüş, tuzun acısına katlanmış deniz kalpleri…
Sonra, mavi turkuazları avuçlar, “Bu gökyüzü, bin yıl önce de aynıydı, bin yıl sonra da aynı olacak. Sen boynuna tak ki, gökyüzüyle yeryüzü arasında bir köprü olasın” derdi. En son incileri dizer, hepsi farklı biçimli, hiçbiri diğerine benzemeyen; denizlerin sabrını taşıyan.

Bu kolye, kadının sırtındaki yolculuk haritasıydı. Her rengiyle, her dokusuyla bir hatıra taşırdı:
– Güneşin şifası (kehribar)
– Denizin cesareti (mercan)
– Göğün koruyuculuğu (turkuaz)
– Sabrın incelikli hediyesi (inci)

Denizlerin, rüzgârların, gökyüzünün ve güneşin binlerce yıllık dostluğunu veriyorum sana. Ve her adımında “Sen yolcusun ama köklerin gökyüzünde” diye çırpınacak toprak ruhuna…

Şifa Olsun

Kolye Tektir.

Değerlendirmeler (0)

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.