Uruguay semâlarında, uzun çayırların ve ufuklara uzanan pampa topraklarının ortasında, öteden beri bir menkıbe dolaşır: Charrúa kabilesinin kadim şifa bilicileri, ışığı mor renkten süzülen bir taşa gönül vermişlerdir. Efsaneye göre bu taş, “Enki’nin gözyaşı” diye de anılırmış; o gözyaşının toprağa değdiği yerde, kalplerin pasını silen manevî bir zerafet boy vermiş. Kadim Sümer yazarları, “Abzu” dedikleri ilk yaratılış suyunun bu mor ışıkla dalgalandığını dile getirirler. Uruguay’ın kırlarında, rüzgârda yankılanan o ezelî sesi duyacak olsanız, çöl hikâyelerinde Leylâ ile Mecnun’un aşk ıstırabına şahit oluşunuz misali bir gönül titreşimi hissedersiniz.
İşte o menkıbedeki taş, bizim bildiğimiz “Uruguay Amethyst”tir. Farsçada “nûr-ı pürsühân” (ışığı derinden gelen parıltı) derler böylesine canlı, böylesine latif mor renge. Mesnevî’de Hz. Mevlânâ’nın anlattığı can kılavuzluğu gibidir bu taş; insanın iç âlemini aydınlatır, gönül bahçesinde saklı duranı su yüzüne çıkarır. Uruguay’ın derin topraklarında beslenen bu mor kristalin titreşimleri, sanki eski Latince bir dua fısıldar gibi ruha dokunur. Uzak kıtaların harmanında, nice sırlar ve derin hikmetler gizlidir.
Charrúa efsanelerinde bahsi geçen, gece ışıkla yoğrulduğunda kaybolan “sırlı dağ” Cerro Arequita’nın yamacından, bir akşam vakti gökteki yıldızların gölgesine karışan Amethyst kristalleri çıkarmış madenciler. Hikâye odur ki: Dağın bağrından gelen bu mor taş, kalbi saflaştırırmış. Sezen Aksu’nun o hüzünlü nağmesinde dile getirdiği gibi “Gülümse, hadi gülümse”, dercesine karamsar ruhlara bir ferahlık sunarmış.
Zebur’un ilahilerinde bahsedilir, “kalbin karanlık tüneli aşıldığında bir nur sızar.” Tevrat’ta “buhurun göklere yükseldiği vakit, kalpler yumuşar” denir. İncil’de “ruh, içsel bir şölendir” diye yazar. Kur’an-ı Kerim’de ise Rahman Sûresi’nde der ki: “Öyle nimetlerle donatıldınız ki, hangisini inkâr edebilirsiniz?” İnanışlar değişse de söylenen hep aynı: Amethyst gibi yaradılışın latif cevherleri, hakkıyla bakan gözlere sekîne ve huzur taşır.
Uruguay Amethyst’ini edindiğimiz vakit, tıpkı Mısır’ın Ölüler Kitabı’nda bahsi geçen sonsuz yolculuğa çıkmış ruhların aydınlanması gibi, içimizde açan bir çiçek hissederiz. Bu taş, nefsin fırtınalı çöllerinde Leylâ’nın sesini arayan bir Mecnun misali sabrı öğretir. Gönül bahçesinde bağrımızda açan çiçekler; cesaret, sevgi ve şefkattir. Fırtınalarda sığınak olan bu mor ışıltı, derin bir sukûnetle karşımıza çıkar.
Tıpkı Mesnevî’de anlatıldığı gibi: “Aşkın kanunu, karanlıkta da ışıyabilmek.” Uruguay Amethyst’i, elde tutup kalbe döktüğümüzde, tenden arınmış bir latif his yaratır. Sudan gelen sesler gibi hafif, Farsça “hamuş” (sükût) dediğimiz bir dinginlik sarar insanı. Dünyanın dört bir yanından, Sumer’den Anadolu’ya, çöllerden vaha bahçelerine uzanan o kadim öykülerin künhünü anlama cesaretini uyandırır.
Uruguay topraklarının derinliklerinde doğan bu taş, adeta “Benlikten sıyrıl, kendine gel” der. Leylâ ile Mecnun’un ilâhî vuslat yolculuğu gibi, ruhun kılavuzu olur. Yaşam ırmağında yüzerken, her nefeste huzur ve sekinet anları toplamanın değerini öğretir. Tıpkı Kur’an’ın “Allah onların gönüllerine iman nakşetmiştir” (Mücâdele 22) ayetindeki gibi, kişinin hakiki yolculuğunda içsel cevheri keşfetmesine öncülük eder.
Uruguay Amethyst’inizi avuçladığınızda, gönlünüzden yükselen niyaza kulak verin. İçinizde filizlenmeye başlayan çiçekler, sabrın nâzenin tomurcukları, tevekkülün ışıltılı goncaları olsun. Bu toprakların nefesi ve ilahi mesajların rehberliği, size her daim yol gösterecektir. Unutmayın ki, “Hayat bazen pamuk ipliğine bağlı ama gönül ipliğiyle sımsıkı tutunmak var.” Ve işte bu mor taş, o gönül ipliğinin ince ama kuvvetli bir halkasıdır.
Efsaneler susmaz, toprak durmaz, taşlar dile gelir: Uruguay Amethyst’i, size sırları açan bir yoldaş olsun. Kucağında çiçekler açtıran bu kristali edindiğinizde, kendinizi sonsuz ufuklarda yürürken, hem dünyevî hem uhrevî bir armağanla donanmış hissedeceksiniz. Dünyanın bu uzak ucundan gelen mor ışık, ruhunuza Sümer’den çöl menkıbelerine, Leylâ ile Mecnun’dan Mesnevî’nin öğretilerine değin uzanan bir büyük destanın yankısını hediye edecek.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.