Bu kategori, yerkürenin derinliklerinden çıkan, henüz işlenmemiş, hâlâ toprağın sesini taşıyan ham taş parçalarını içerir.
Kesilmemiş, kordonla buluşmamış…
Yani hâlâ ilk doğduğu hâliyle suskun ama kudretlidir.

Buradaki taşlar, sıradan değildir.
Her biri, dünyanın en kıymetli coğrafyalarından —
Madagaskar’ın kalbinden, Hindistan’ın vadilerinden, İran’ın dağlarından, Kolombiya’nın altından, Kongo’nun sıcağından, Sibirya’nın sessizliğinden gelir.
Sadece bulunduğu yer değil, çıktığı damar bile özeldir.
Çünkü bazı taşlar her yerde çıkar…
Ama her taş aynı hikâyeyi taşımaz.

Safir Sabah bu koleksiyonda yalnızca taş değil;
hafıza seçmiştir.
Bu mineraller; elementlerin, ateşin, suyun, basıncın, zamanın ve duanın bir araya geldiği noktalardır.
İçlerinde şekil değil, sır vardır.

Bu taşlar takıya dönüşmeden önce burada durur.
Bazen sadece avuçta taşınır…
Bazen yastık altında uyur…
Bazen odada bir köşeye bırakılır, ama oraya bir huzur yerleşir.

Çünkü bu ham parçalar, şekle değil, niyete çalışır.
Ve insan onlara neyle yaklaşırsa, onlar da o titreşimle açılır.