“سُكَارَى النُّور” (Sukārā’n-Nūr)
“Işığa Sarhoş Olanlar”
“وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَىٰ وَمَا هُم بِسُكَارَىٰ وَلَٰكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ”
“İnsanları sarhoş sanırsın, oysa onlar sarhoş değildir…” (Hac Suresi, 2. Ayet)
Avustralya Opal’i, rengi olmayan bir renktir.
Bütün ışıkları içinde saklar ama hiçbirine ait değildir.
Bazı anlar mavidir, bazı anlar kırmızı.
Gökkuşağına benzer ama ona ulaşmaya çalıştığında kaçar.
Rutil Altın, göğün altın tozudur.
Yumuşak ama keskin.
Saf ama ulaşılmaz.
Kadının boynundan aşağı süzülen bir ışık gibi.
Gümüş, ayın gölgede bıraktığı izdir.
Ne tam aittir ne de tam kaybolur.
Bu küpe, ışığın sarhoş ettiği kadınlar içindir.
Bir rengi olamayanlar için.
Zamanın içinde görünmez ama her yerde hissedilenler için.
Ne tam dünyaya ait olanlar,
Ne de göğü terk edebilenler için.
Bu küpe, bir hatırlatma.
Bazı ışıklar içinden geçer ama arkalarında bir iz bırakmaz.
Ve bazı kadınlar, o ışığı hala taşır.
“سُكَارَى النُّور” (Sukārā’n-Nūr – Işığa Sarhoş Olanlar)
Zamanın içinde bir yansıma.
Dokunduğu yeri asla eskisi gibi bırakmayan bir ışık.
….
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.