“Şafak ve Düş”
Doğa bir ahenktir. Korkunç güzellikte bir sanat eseri…
Taşlar bu sanatın elle tutulur hali.
İlk ışık suya düştüğünde, renkler uyanır…
Sitrin, güneşin parmaklarından süzülen bir aydınlık. Sarının en neşeli tonu, içindeki eski hüznü eriten bir sıcaklık. Her damlasında bir gülüş, her ışığında saklı bir bereket var.
Mavi Opal, gökyüzünün sırrını içinde saklayan taş. Bulutların ardındaki düş, rüyaların içinde parlayan o serin titreşim. Geceyle gündüz arasında asılı kalan bir hatıra gibi, ruhu derinlere çağırıyor.
Ve İnci… Denizin kalbinde sabırla büyüyen o eşsiz sır. Ayın suya düşen yansıması gibi, beyaz bir ışık. Sessiz ama güçlü, yumuşak ama sarsılmaz. Onu boynuna takan bir kadın, geçmişin ve geleceğin aynasında kendini görür.
“Şafak ve Düş”, gün doğumu ile gecenin arasında asılı kalan o büyülü anı taşır kulağında. Güneşin altın soluğu, gökyüzünün mavisi ve suyun en derin sırrı… Hepsi burada, aynı döngünün içinde.
Takınca hissedersin… İçindeki ışığın uyanışını, renklerin şarkısını, ruhunun sonsuz döngüde parlayışını. “Şafak ve Düş”, senin çağrın. Dinle ve hatırla…
Hatırla kadın!
Hikayeni hatırla
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.