“خَاتَمُ الأَرْبَعَة” (Khātamu’l-Arba‘a)
“Dördün Mührü”
“لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ”
“Biz insanı en güzel surette yarattık.” (Tin Suresi, 4. Ayet)
Dört Zümrüt.
Dört yön.
Dört element.
Dört kapı.
Kadının dört hali.
Bir kadın su gibi akar.
Bir kadın toprak gibi köklenir.
Bir kadın hava gibi sezgileriyle bilir.
Bir kadın ateş gibi var eder.
Ve şimdi, bu dört taş bir araya geldiğinde,
Kadının sureti zümrüt bilgeliğinde vücut buluyor.
Zümrüt, dişil bilginin taşı.
Binlerce yıl boyunca gözlerin içine bakmadan konuşanların taşı.
Kadim kraliçelerin, şifacıların, bilge kadınların tacı.
Ama her zümrüt bir sır taşır.
Kendi ışığını arar.
Pırlanta, o ışığı yeryüzüne indirendir.
Göğün en sert taşını, kadının en yumuşak ruhuyla birleştiren.
Zümrüt gizlidir, saklar, mühürler.
Pırlanta açar, yansıtır, tamamlar.
Suretini hatırlayacaksın
Çünkü Allah insanı en güzel surette yarattı.
Ve bazı kadınlar, o sureti taşımak için çağrılır.
“خَاتَمُ الأَرْبَعَة” (Khātamu’l-Arba‘a – Dördün Mührü)
Dört taş, bir kadın, tek bir sır.
Ve asla yansıtmadığım fotoğraflar.
Kızınıza kalır bu küpe.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.