BEL VE BOYUN FITIĞI, KAS-İSKELET SİSTEMİ AĞRILARI

Kadın bedeni zamanla çökmez; sistematik olarak bükülür.
Bir hayat boyunca eğilmesi öğretilmiş bir omurganın, bir gün doğrulamaması şaşırtıcı değildir.
Bel, sürekli taşınanlarla ezilir.
Boyun, yutulmuş sözlerin kilidi hâline gelir.

Bu tutulmalar, bir kas spazmı değildir yalnızca.
Kadının ruhsal belleğinde, sırtında taşıdığı her kim varsa —babasından başlayarak eşe, evlada, bazen kardeşe, bazen kendi içindeki susturulmuş kadına kadar— onların hikâyeleriyle devre dışı kalan enerji merkezleridir.
Omurga, dıştan bakıldığında bedenin direği gibi görünür; oysa içeride olan şey, çok daha karmaşıktır: bir hafıza arşivi.

TIBBİ AÇIDAN: NEDEN TUTULUR?

Kadınlarda bel ve boyun bölgesinde en çok rastlanan fiziksel sorunlar şunlardır:

– Servikal ve lomber disk hernileri (boyun ve bel fıtığı)
– Fibromiyaljiye bağlı kronik kas sertlikleri
– Postür bozukluğu ve kas dengesizlikleri
– Stres kökenli miyofasiyal ağrı sendromu
– Menopoz sonrası kemik yoğunluğu kaybı
– Travma sonrası pelvik hizalanma sorunları
– Eklemlerde inflamasyon ve dejeneratif değişiklikler

Tıp bu tabloları kas-iskelet sistemi üzerinden çözümler.
Ancak aynı yaşta, aynı fiziksel yükleri taşıyan kadınlardan yalnızca birinin beli kilitleniyorsa;
orada fizyoloji kadar psikobiyolojik bir sır da aranmalıdır.

PSİKO-RUHSEL DÜZEY: BEDENİN UNUTMADIĞI HİS

Boyun ve bel, kadınlarda şu ruhsal örüntülerle en çok ilişkilidir:

– Otorite figürlerine (baba, öğretmen, eş) karşı bastırılmış öfke
– Sürekli “idareci” rolünde olmak zorunda kalmak
– Yardım istemeyi zayıflık sayan bir aile sistemine doğmak
– Bedenin değil, işlevin yüceltildiği koşullarda büyümek
– Sürekli “dik durması” beklenen kadın rollerinin altında ezilmek
– “Kendini taşıyamadığı” hâlde başkalarını taşımaya devam etmek

Beli tutulan bir kadına çoğu zaman “belini incitmişsin” denir.
Oysa gerçek şu olabilir:
Kendi sınırını çiğnettiği her an, sinir sisteminin alarmı kaslara yerleşmiştir.
Ve bu tutulma, aslında bir yıkım değil, bedenin son uyarısıdır.

EZOTERİK ve ENERJİK BAKIŞ: OMURGANIN DİLİ

Ezoterik sistemlerde omurga yalnızca fiziki bir yapı değil,
kişinin “doğruluğu”, “duruşu” ve “ilahi yasalara ne derece sadık kaldığı” ile ilgilidir.

– Boyun bölgesi: Hakikati ifade edememe, söz hakkının bastırılması
– Bel bölgesi: Yaşamda güvence yoksunluğu, sürekli tehlike hissi, köklenememe
– Sakrum: Dişil yaratımın ve rahim enerjisinin kapanması

Tasavvuf literatüründe “sırtını dönmek” ya da “bel kırmak” gibi ifadeler, hep bir sadakatsizlik ya da yük fazlalığına işaret eder.
Kur’an’da geçen “Ve arkanızdan size yük yükledik” (Bakara 286) ayeti, hem ilahi sorumluluğu hem de nesiller arası yükleri sembolize eder.

Ve kadın, yalnız kendi sorumluluğuyla değil; annesinin, anneannesinin, ve çoğu zaman kendisinin geçmiş yaşamlarındaki kırıklarıyla da yürür.
Bu yürüyüş, bir gün boyunla durur.

BU KATEGORİ NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?

– Kadının omurgasında yer etmiş sistemsel yüklenmeleri çözümler
– Omuz ve boyun bölgesindeki ifade blokajlarını temizler
– Belde birikmiş aidiyet, güven ve hayatta kalma korkularını enerji düzleminde boşaltır
– Sinir sistemi ile kas hafızası arasındaki geçmiş kodlamaları dönüştürür
– İlahi düzende dik durma bilinciyle postüral farkındalığı hizalar
– Ruhun bedene tekrar güven duyabileceği bir enerji alanı oluşturur
– Kadının yalnızca işlev değil, öz olarak var olabilmesine zemin sunar

Omurgasını onaran kadın, yalnızca dik durmaz.
Doğru durur.