Malahit
Aura kuvars *20 mm*
Sedef
Önce videoda anlattığım hikayeyi buraya yazayım. Sindire sindire okuyun
En altta da bilekliğin videosunu yayınlayayım.
Şifa olsun
…
Bakırdağı’nın Hanımı
Ural Dağları’nın derinliklerinde, Bakırdağı’na varırsanız, orada yalnızca madenleri ve cevherleri değil, dağın ruhunu bulursunuz. Derler ki, Bakırdağı’nın Hanımı o dağın ta kendisidir. Bir insan kılığına büründüğünde, gözleri zümrüt gibi parlar, elbisesi malahtitten dokunmuş gibidir; bakışıyla ruhunuza işler. Bazen bir yılan formunda görünür, bazen ise bir rüzgar fısıltısında duyulur. Ama her kim onunla karşılaşırsa, bir daha aynı insan olamaz.
Stepan’ın Karşılaşması
Bir zamanlar Stepan adında bir madenci varmış. O, dürüstlüğü ve doğaya olan saygısıyla bilinen bir insandı. Günlerden bir gün, Stepan yerin derinliklerinde çalışırken, aniden karşısına Hanım çıkmış. Kadının güzelliği, etrafındaki malahit ve bakır damarı kadar büyüleyiciydi.
Hanım, Stepan’a yumuşak bir sesle seslenmiş:
“Ey insan, benimle bu dağın derinliklerine gelir misin? Sana öyle hazineler göstereceğim ki, bu dünyada görülmemiş.”
Stepan korkmamış. Onunla yürümüş, çünkü kalbi temizmiş. Dağın derinliklerinde, Hanım ona parlayan cevherler, büyülü taşlar ve damarlar göstermiş. Stepan bu güzellik karşısında hayran kalmış ama elleriyle bir taş dahi almaya kalkışmamış.
Hanım şaşırmış ve sormuş:
“Neden zenginliği almıyorsun? İnsanlar buraya bunu aramaya gelir, ama sen hiçbir şey istemiyorsun.”
Stepan derin bir nefes almış:
“Bu güzellik, doğanın dengesi içinde anlamlı. Onu çıkarırsam, ne bu kadar parlak kalır, ne de bize aynı huzuru verir.”
Bu cevap, Hanım’ı etkilemiş. O gün Stepan’a, sıradan gözlerin göremeyeceği bir anlayış bahşetmiş. Stepan bir daha hiçbir taşın ya da cevherin yalnızca bir “zenginlik” olmadığını, her birinin doğanın ruhunu taşıdığını anlamış.
Hırs ve Ceza
Ama ne yazık ki Bakırdağı’nın Hanımı herkese bu kadar merhametli değildir. Efsaneler der ki, kim bu dağın hazinelerini zorla alıp götürmeye çalışırsa, Hanım’ın gazabına uğrar. Bazıları, Hanım’ı kendisine aşık etmek için hileye başvurmuş, bazıları da dağın damarlarını sömürmek için hırslarına yenilmiş. Onlar ya yoldan çıkıp kaybolmuş ya da hazinelerle dolu bir kutuyu açtıklarında içindeki taşların toza dönüştüğünü görmüşler.
Hanım’ın mesajı açıktır:
“Doğa, kendisine saygı duyanla zenginleşir, kendisine zarar verenle yok olur.”
Bakırdağı’nın Hüznü
Efsanelerde, Bakırdağı’nın Hanımı’nın bir başka yönü daha anlatılır: Hüznü. Derler ki, Bakırdağı’nda yaşayan taşların ve cevherlerin ruhları, insanların doyumsuz hırsıyla acı çeker. Hanım, dağını ve taşlarını korur ama her seferinde insanların zarar verme çabasını görmekten yorulur. Bu yüzden bazen, bir yalnızlık içinde kaybolur ve sadece rüzgarın sesiyle konuşur.
Bakırdağı’nın Hanımı bize bir şey öğretir, çiçeklerim: Doğa, hem bize bir hediye hem de bir sınavdır. Ona saygıyla yaklaşanlar, onun ruhunu anlar; hırsına yenilenler ise yalnızca boş ellerle geri döner. İşte Bakırdağı’nın hikayesi budur, ruhlarımızı taşların içinde yankılayan bir fısıltıdır.
Videoyu da aşağıya bırakıyorum.izleyin
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.