Bir çocuk, akranlarından gördüğü zorbalığı çoğu zaman yetişkin gibi anlatamaz.
Okulda, sokakta, dijital dünyada alay edilmek, dışlanmak, tehdit edilmek ya da aşağılanmak; çocuğun kendi sesini içine gömmesine yol açar.
Kimi çocuk bunu uykusuzluk, mide bulantısı, okuldan kaçma isteği ya da ani öfke patlamalarıyla gösterir.
Ama en derini; içine çekilerek sessizleşen ruhtur.

Akran zorbalığı çocuğun sinir sisteminde sürekli bir alarm hali yaratır.
Ruh, korunmadığını hissettiğinde beden de bağışıklık direncini düşürür.
Özellikle utanç, değersizlik ve kendini ifade edememe, bu sessiz yarayı büyütür.
Anne bu sessizliği fark ettiğinde bilir ki çocuk bir travma değil, görünmez bir yük taşır.

Kadim metinler, çocuğun kalbine dokunan kötülüğü ‘dilden dile taşınan lanet’ olarak tarif eder.
Kur’an’da ‘zulüm’ en ağır yüktür; çocuk kalbi bu yükü taşıyamaz.
Zebur’da çocuk, dua edilen evin direği kabul edilir. Direk eğilirse yapı sarsılır.
Bu yüzden anne, çocuğun sırtına konan yükü kendi duasıyla da taşır.

Taş varlığı burada bedene kalkan, ruha hafiflik taşır.
Zihinde tekrar eden korkuları yavaşlatır, çocuğun enerji alanını nazara ve kötü sözlere karşı güçlendirir.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Okulda, sosyal ortamda zorbalığa uğrayan, arkadaşları tarafından dışlanan çocuklar
– Utanç, değersizlik hissi büyüyen, içine kapananlar
– Zorbalık sonrası öfke, uyku bozukluğu, bedensel şikâyetler yaşayanlar
– Kendini ifade etmekte zorlanan, söz hakkını kaybettiğini hisseden çocuklar

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Zorbalığın bıraktığı değersizlik izini hücre belleğinden çözer
– Sinir sistemindeki alarm halini yatıştırır
– Çocuğun kendini ifade etme cesaretini güçlendirir
– Kötü söz ve bakışın nazar yükünü enerji alanından temizler
– Anneyle çocuğu arasında güven köprüsünü yeniden kurar