LAL KOLYE-NANA

Bu kolye,yani gem lal gördüğünüz üzere mücevher damarından 🙂 kadim ateşin hatırasını göğsünde taşıyanlara aittir. Lal, yeryüzüne düşen ilk damardan kalan ışıltıdır. Rengi kanla akrabadır; yanan tenin, susamış arzunun ve ilahi şehvetin taş formuna bürünmüş halidir.

Hint tantra metinlerinde, lal taşı kırmızı çakranın gizli tılsımı olarak bilinir. “Yaşam yârine basılan kor niyet” diye anılır. Mısır tapınaklarında rahibeler bu taşı ayin gecelerinde göbek hizasına takar, bedenin unuttuğu ilahi birlik coşkusunu hatırlarlardı.

Zohar metinlerinde, “içinde ateş uyuyan taş” diye kayda geçmiştir. O ateş, ne yıkar, ne yakar. Lalin ateşi yakmaz; hatırlatır. Kadın bedeninin kutsal mührü olan kanla olan ittifakını, ilk yaratılış anını, Havva’nın toprağa ilk adım attığı vakti.

Bu kolye, nefsin cehennemine değil; nefsin ilahi şehvetine çıkılan bir merdivendir. Arzunun utanca gömülmediği, bedenin Tanrı ile barıştığı o unutulmuş bahar zamanını taşır.

Yaratılışın bedeninde tecelli ettiği bir hatırayı uyandırmaya hazır mısın?

“Kan taşını göğsüne koyan, Rabb’le arasındaki ilk antlaşmayı hatırlar.”

Bu taşın diliyle konuşmak, kırmızın ne anlama geldiğini kalple idrak etmektir.Hem yakarıştır hem idraktir.
Şifa olsun