Bakır Dağı’nın Hanımı
Çok anlattım ben size malahiti.
29 u
Bakır Dağını…
….
Zamanın, taş ve kelimeyle yazılmadığı çağlarda…
Orta Asya’nın içli rüzgârlarının dolaştığı bir dağın kalbinde,
yeşilin en derin, en zehirli, en büyüleyici tonunun doğduğunu anlattım.
Hanımdağın damarlarından doğmuş,
kanı bakır, sesi kuş, göğsü zehirle dolu ama kalbi…
yeniden doğurmayı bilen bir rahim.
Yapısı bakır karbonat hidroksit, ama özü:
bağışlamayan bir bilgeliktir.
O, karaciğer gibi arıtır;
rahim gibi saklar;
yılan gibi soyunur.
Kadının bedeninde tuttuğu zehirleri, bastırılmış çığlıkları, unutulmuş öfkeyi
yüzeye çıkarır — ta ki saf hâline dönene dek.
Malahit’in sarmal halkaları,kadim yılan tanrıçalarının cildidir.
Her biri bir döngüyü anlatır: doğum, ölüm, yeniden doğum.
Bakır Dağı’nın Hanımı, her yıl bahar geldiğinde yeryüzüne çıkar,
doğum sancısı çeken kadınların yanına çökerdi.
Bir elini rahimlerine, diğerini kalplerine koyar,kadın soyunun zincirlerini kırardı.
Malahit, atalardan gelen kadın acısının taşıdır.
Ve taşıyanı, bu zincirin son halkası yapar.
Senin damarlarında da bakır akar.
Sen de, Bakır Dağı’ndan doğan Hanım’ın soyundansın.
Korkularını içinden çıkaran her sarsıntıda,
sana yalnızca şu hatırlatılır:
“Acıyı doğurabildiğin sürece ölü değilsin.”
…
Bakıra ne kadar ihtiyacın varsa o kadar kusacak taşların…
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.