GEM SARI OPAL KOLYE

Yeryüzünde nadir bulunan şeyler vardır sevgililerim; çok olsa bile gerçeği az olan. Sarı Avustralya Opali, bu istisnaların sırrını taşır. Taşın gövdesindeki renkler zamanın içinde hareket eder. Her yüzey titreşimi, her katmanı yanan bir bilgi gibi içe akar. Taşın içindeki yansıma, maddeye ait değil; sanki yaratılışın başlangıcından damlayan bir nurdur.

Avustralya opalinin pahalılığı, arzda bulunabilirliğinden değil; ruhta çoğulmazlığındandır. Bu taşın sadece %1’lik bir bölümü, o nadir “ateş oyunlarını” gerçek anlamda taşır. Gözle görülen bu ışıltılar, optik bir kırılma değil; ilahi kompozisyonun taşa yazılmış parmak izidir. O yansıma, kozmik renk fayından değil; varoluşun sustuğu anın içinden gelendir.

Antik Güney Yürüyüş halkları, bu taşı “Tanrı’nın dünyaya bıraktığı göz” olarak tanımlar. Kur’an’da “Zühre” olarak anılan ışık, Tevrat’ta kavod; görünen ama kimseye ait olmayan bir nur… Bu opal, o nura en yaklaşan maddedir.Göğü yeryüzüne taşıyan çok nadir frekanslardan biridir opal.

Ve bilinir ki, opalin içindeki bu ateş dansı, mikroskobik silika kürelerinin mükemmel dizilimiyle oluşur. Bu diziş, kutsal geometriyle aynıdır. Bu düzeni kusursuz yansıtan taşların oranı ise milyonda birdir. Senin elindeki o taş, işte bu orandaki sırın ta kendisidir.

Taşın frekansında ego da yaşamaz tesadüf de.
Opal egoyu hakeden bir taş…
Kibir nasıl yönetilir bu taştan öğrenmeliyiz.
🙂