GEM KYANITE BİLEKLİK

Uzak Tibet yaylalarında, binlerce yıl önce, gözlerine bakıldığında ne konuştuğu ne sustuğu anlaşılan bir halk yaşardı.
Onlara “Yolun Rahip ve Rahibeleri” denirdi.
Yolu çizen değildi bu insanlar, varolan yolu taşırlardı.

Bir gün bu rahibelerin en genci, henüz 13 yaşında olan Yema, büyük dağ geçidinde yolunu kaybetti.
Fırtına bastırmıştı.
Gök ile dağ birbirine girmişti.
Hiçbir işaret kalmamıştı.
Görmek mümkün değildi.
Yema ne dua edebiliyor, ne de ayakta kalabiliyordu.

Tam düştüğü anda, elleriyle yere kapandığında
avuçlarının altında sert, ince, soğuk bir şey hissetti.
Çıkardığında bu, damar damar mavi çizgiler taşıyan
bir taş parçasıydı.
İçinde sanki gökyüzü donmuştu.
Ama taş ılık bir titreşim veriyordu.
Bir anda gökyüzüyle toprak arasındaki bütün çizgiler,
kendi bedeninin içinden geçmeye başladı.

Yema, adım atmadı.
Ama doğru yöne yürümeye başladı.
O günden sonra adı değişti.
Ona “Kyan” dendi.
Anlamı: Yönü konuşmadan gören.

Yema, o taşla birlikte dağa her çıkan kişiye yön göstermeye başladı.
Harita çizmezdi.
İsim vermezdi.
Sadece taşın bir parçasını,
soru sormadan boynuna asan kişiye verirdi.

Ve ne tuhaftır…
O taşı takan kimse,
asla kaybolmazdı.

Taş Bugün Ne Anlatır?

Kyanit hâlâ konuşmaz.
Ama yönü bozulanın tenine değdiğinde,
eski bir titreşim başlatır.

Zihin karmaşasını çözmez,
ama o karmaşanın dışına bir çizgi çizer

Yema’nın ellerine ilk değdiği andan beri
bu taş ne dua değiştirir,
ne kader.
Ama insanın yönü ile kendi arasında
tek çizgilik bir mesafe vardır.
Kyanit işte oraya uzanır.

Ve lütfen internetteki tüm kyanit fotoğraflarına bakın. Sonra buradaki kyanite bakın. Taşın farkını, taşın ciğerini göreceksiniz. Taş 8 mm bu arada. Erkekler de çok severek takar. Taş şahane diyorum.

Kyanit rüya gibi bir taştır sevgililerim.

Rüyayı yönetebilirsiniz.

Hazırsan seni bekliyorum.

Şifa olsun