Hikayemiz o ki;
Yeşil garnet, okyanusun kalbinden kopup gelen bir parçaydı. Rengi, denizin altında dans eden yosunların ve sabahın ilk ışığında kıyıya vurmuş dalgaların tonunu taşıyordu. Denizkızının dişil enerjisini; cazibenin, şefkatin ve yenilenmenin gücünü sembolize ediyordu.
Garnet der ki;
“Ben, yaşamın yenileyici döngüsüyüm. Dişil gücün özü, akışta olan bir yaratım enerjisidir. Beni taşıyan, kendine güvenen bir duruş kazanır; hayatının her köşesine güzellik ve zarafetle dokunur. Çünkü ben, bir denizkızının kalbindeki sırları saklarım.”
Sitrin der ki;
“Ben, altın yolun rehberiyim. Bolluğun yalnızca bir hayal olmadığını, onun zihinden gerçeğe akabileceğini hatırlatırım. Beni takan kişi, para enerjisini hayatına kolaylıkla çeker. Çünkü zenginlik, güvenle ve özgüvenle büyür.”
Ve kehribar…
Kehribar der ki;
-Ki kehribar için şunu söylemek isterim-Küp şeklindeki altın damlalar, binlerce yılın hikâyesini taşır.. Kadim ormanların damarlarında donmuş bir güneş gibi, kehribarın içinde hapsedilmiş ışık muazzam bir koruma sunar aynı zamanda. Kehribar der ki:
“Ben, geçmişten bugüne bir köprü kurarım. Kaygıları savurur, bolluk enerjisine odaklanmanı sağlarım. Beni takan kişi, maddi kazancın sadece bir sonuç değil, bir niyet olduğunu anlar.”
Bu bilekliği taşıyan sen…
Benim güzelim
Her taşın titreşimini hissedeceksin. Denizkızının çekiciliği ve yaratıcılığıyla dolan ruhun, sitrinin kazandırdığı özgüvenle parlayacak ve kehribarın koruması altında adımlarının sağlamlaşacak
Çünkü zenginlik yalnızca paranın ellerden akışı değil, ruhun özgürleşmesi ve doğanın bolluk enerjisini kendi yaşamına çekebilmesidir.
“Zenginlik, akışta olan her şeydir. Su gibi, ışık gibi, nefes gibi… Beni taşıyan, bollukla dans eder.”
Şifa olsun.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.