Ennnnn Derin Konu 🙂

Çiçeklerim; bazı ruhlar birlikte yaratılır. Aynı nurdan, aynı emrin içinden çıkarak… ve sonra bir gün, ilahi bir hikmetle iki bedene bölünerek yeryüzüne bırakılır.
Bu iki ruh, yaratıldıkları anda birbirlerinin özünü tanır; ama dünya onlara unutturur.
Yine de bir yerlerde, bilinçten daha derin bir yerde, özlem hep kalır.
İşte buna ikiz ruh hasreti denir.

Bu hasret bir kişiye değildir aslında — bir birlik haline, bir kaynağa, bir Allah yakınlığına duyulan özlemdir.
Zihin bilinç asla ama asla anlayamaz ama kalp bilir.

Modern fizik buna kuantum dolanıklık der:
İki parçacık, aralarındaki mesafe ne olursa olsun aynı anda birbirine yanıt verir.

Tasavvuf bu hâli nefs-i vâhideyn olarak tanımlar:
İlahi tekliğin iki yansıması.

Ruhsal öğretiler ise buna sadece bir kelime söyler: Hasret.

İkiz ruhlar, aynı Allah’a dönüş yolunda birbirlerine aynalık etmek üzere yaratılmışlardır.
Bu aşk, dünya merkezli değil, tekâmül merkezlidir.
Ama her birlik, ayrılıkla başlar.
Ve bu ayrılık, yeryüzünde adı konmamış bir özleme dönüşür;
Ne bir kişiyle dolan, ne de zamanla geçen bir özlem…

Bazı kalpler bu hasreti fark eder, bazıları sadece taşır.
Gecenin ortasında ansızın içi sıkışarak uyananlar,
hiç tanımadığı bir yüzü rüyasında tekrar tekrar görenler,
hiçbir ilişkiye tam teslim olamayanlar…
işte onların içinde bu çağrı yankılanır.

Bu özlem, bir ruhun kendi eksik parçasını aramasıdır.
Ama eksik olan bir insan değil, bir hâldir.
O hâl:
“Ben seni evvelden biliyordum” demenin titreşimi,
“Sen bana emanet edilenin diğer yarısısın” sözünün kalpten fısıldanışıdır.

İkiz ruhlar birbirini yalnızca gözle değil, yankıyla tanır.
Bir ses, bir dokunuş, bir bakış… ve her şey hatırlanır.
Zaman durur. Mekân silinir. Çünkü o an, ezelde verilmiş bir sözün yeniden zuhur ettiği andır.

Ama bu tanışma her zaman birleşmeye götürmez.
Bazısı sadece hatırlatmaya gelir.
Bazısı, acıyla arındırır.
Bazısı da, birlikte Allah’a yürümeye…

İkiz ruh olmak, romantik bir hayal değil; ruhsal bir sorumluluktur.
Buluşmaları sadece dünyevi bir aşk için değil,
birlikte Allah’a yaklaşmak içindir.

✦ Bu Hasretin Ruhsal ve Enerjisel İzleri ✦
İçinde tanımlanamayan bir eksiklikle yaşamak

Hayatına giren herkesin “eksik” hissettirmesi

Birini beklediğini bilmek ama kim olduğunu bilmemek

Rüyada ya da meditasyonda tanımadığın ama derinden aşina olduğun bir yüz

Kalp çakrasında zaman zaman sıkışma ya da ışıma hissi

Aşkı yaşamana rağmen bir türlü tam şifalanamayan yalnızlık

Bu belirtiler, bir boşluk değil; hatırlama emridir.
Ruh artık hazırlandığını bildirir.
O halde kendine sormalısın:
“Onu bekliyor muyum, yoksa onunla Allah’a yürümeye hazır mıyım?”

✦ Bu Alan Kime Aittir? ✦
“Kimseyi sevemedim, ama birini bekliyorum” diyenlere,

Geceleri ansızın bir yokluğun içinde uyananlara,

Ruhsal tekâmülünü tamamlamış ama hâlâ içsel bir eksiklik hissedenlere,

Kalbinin tanımadığı bir adı özleyenlere…
.

En acıklı konu bu ya 🙁
.