Safir Saba Spiritual Kodlar Koleksiyonu, insana ait bilincin bin yıllar boyu kumlara, yıldızlara, tabletlere, ayetlere gizlenmiş şifrelerini yeniden hatırlatmak için açılır.
Burada sıradan bir şifa başlığı yoktur; her taş, her formül, Kur’an’ın nur ayetlerinden Tibet Ölüler Kitabı’nın geçit dualarına, Mısır’ın ruh terazisinden Sümer’in yıldız tanrıçalarına kadar uzanan kadim belleğin içinden akar.

Bu kategori, kendi karanlığını göğüsleyip uyanmak isteyenlerin alanıdır.
Yıldızlar buraya göksel bir sofra gibi çağrılır; gezegenlerin eski mitleri, ruhun çağlar boyu bir bedenden bir bedene taşırken sakladığı sözler, sabırla çözülür.
Kur’an, her ayetiyle bu kapının mihveri olur: “Biz onlara hem ufuklarda hem kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz…” (Fussilet, 53) ayetinin sırrınca, taş da insan da birbirinin aynasıdır.

Burada her formül bir zırh gibidir; bazen görünmezliğin frekansı, bazen eski yeminlerin çözülmesi, bazen helalliğin alanı…
Bazen bir gezegenin Satürn gibi zamana mühürlenmiş öğretisi, bazen Ay’ın eski tanrıçalardan devraldığı dişil sır.
Her kim bu kapıya girerse, sadece taşın enerjisini değil, kök soydan devralınan ezoterik yükün hafiflemesini taşır.

Safir Saba Spiritual Kodlar Koleksiyonu, sıradan bir ruhsal yolculuk değil, kadim öğretilerin, Kur’an nurunun, gezegen ilminin, mitlerin ve sessiz duaların birbirine örüldüğü bir kadim hatırlayış kapısıdır.