Yeryüzüne İnemeyen Ruhların Enerji Alanı

Bu kategori, dünyaya doğmuş ama hâlâ tam olarak dünyaya inememiş kadınların alanıdır. (İşte bu benim dediğini duyar gibiyim)

Bedensel olarak buradadırlar; çalışır, konuşur, görünürler.
Ama içlerinde bir yerde, dünya ile tam bağ kurmamış bir parça vardır.

Bu kadınlar, yüksek idealler, ilahi aşk, hakikate duyulan özlem gibi soyut ve yüce alanlara çok hızlı temas ederler.
Ancak maddi dünya ile ilişkileri ya kısıtlıdır, ya da sürekli bir huzursuzluk taşır.
Çünkü ruhun içindeki ana yönelim, göğe doğrudur.

Göğe âşık kadınlar, çoğunlukla:

– Derin sezgilere ve vizyonlara sahiptirler,
– Kalabalıklarda tıkanır, dünyevi sistemlere ait hissedemezler,
– Sık sık yalnız kalma ihtiyacı hissederler,
– Duygularıyla değil, daha çok ruhsal sezgiyle yaşarlar,
– İnsan ilişkilerinde “anlaşılmama” hissini yoğun taşırlar,
– Dünyevi zevkler ya çok geç gelir ya da hiç tatmin etmez,
– “Buraya ait değilim” düşüncesiyle sık sık karşılaşırlar.

Bu kadınlar için zorluk, dünyadan kaçmak değil;
ruhun yüksek frekanslarını maddeye indirebilmektir.
Bu kategori, onların göksel olanla olan bağını kesmeden,
aynı zamanda yeryüzüyle yeniden sağlam bir hat kurabilmesini hedefler.

Göğe âşık kadınlar çoğunlukla geçmiş enkarnasyonlarında;
– mabet rahibeleri,
– yıldız bilgeleri,
– ilahi aşk öğreticileri ya da
– kadim meclislerin ilim taşıyıcılarıdır.

Bugün hâlâ o hafızayla yaşarlar ama sistemin yoğunluğu onları boğar.
İşte bu alan,
bu kadim hafızaya saygı göstererek,
kadını toprağa hapsetmeden,
yeryüzünde merkezli bir varoluşla buluşturmak için oluşturulmuştur.

Bu kategorideki çalışmalar:

– Ruhun dünyaya iniş sürecinde yaşadığı bölünmeyi fark ettirir,
– Beden-zihin-ruh üçlüsünün yeniden hizalanmasını sağlar,
– Kadının yüksek frekansla bağlantısını koparmadan,
dünyevi yaşamda işlevsel, üretken, istikrarlı bir enerjiye geçmesini destekler.

Bu geçiş topraklama değil bir hizalanmadır.
Gökte kalmadan yeryüzünde var olabilmeyi mümkün kılmak.

Ben diyorum ki;
“Göğe bakarak yürümek marifet değildir;
göğü yeryüzüne indirebilmektir marifet.”
Ve bu kadınların çağrısı budur:
Sadece âşık olmak değil,
aşkı yeryüzünde bir düzene dönüştürebilmek.