Travmatik Çocukluk Anılarının Bedensel Etkileri
Büyüyen Bedenin Küçük Kalmış Ruhla Konuşması
Hatırlanmadığı Sanılan Şeylerin Hâlâ Etki Ettiği Bir Beden Hikâyesi
Beden Her Şeyi Hatırlar
İnsan büyür.
Ama çocukluk, yalnızca geçmişte kalmaz.
Vücutta kalır. Kaslarda, bağırsakta, göğüste, ses tellerinde, çenede, kalçada…
Ah benim güzel sevgililerim…
Çocuklukta bastırılmış her duygu, konuşulamamış her korku, sorulmamış her soru bedende bir iz bırakır.
Modern tıp bu ilişkiyi yeni yeni kabul eder 🙂
Beyin-gut ekseni
Travma sonrası beden hafızası
Somatizasyon bozuklukları
Kas-iskelet sistemi gerilimleri
Otoimmün hastalıkların travma geçmişiyle bağlantısı
Ama bu bilgi yeni değildir. Biz esırlar evvdelden biliriz bunu kadim topraklardan…
Beden, her zaman kalbin sırlarını saklamıştır.
Sadece konuşmak için doğru zamanı beklemiştir.
Travmalar Unutulmaz, Sadece Sessizleşir
Çocuklukta yaşanan:
İhmal, terk edilme, cezalandırılma
Aşırı baskı veya aşırı koruma
Sevgiye erişememe
Sürekli “başka biri gibi olmaya zorlanma”
Ailedeki gerginlik, hastalık, ölüm, fiziksel veya duygusal şiddet
Güvensizlik ortamında büyümek
Tüm bunlar sadece ruhu etkilemez. Sinir sistemini, hormonları, hücreleri de etkiler.
Travmatik çocukluk deneyimlerinin bedensel izdüşümleri ise şunlardır çiçeklerim;
Kronik yorgunluk
Fibromiyalji
Bağırsak problemleri (IBS)
Migren, baş ağrıları
Tansiyon bozuklukları
Kas gerginlikleri, tutulmalar
Uyku bozuklukları
Cilt hastalıkları
Bağışıklık sisteminin çökmesi
Nefes alamama, göğüste sıkışma
Çünkü beden susmaz. Susamaz.
Beden, sadece kelimesi olmayan bir dille konuşur.
Taşların Bu Anılarla Kurduğu Sessiz Temas
Taşlar, travmalarla savaşmaz.
Ama onların bıraktığı izlere şefkatli bir alan açar.
Taş, bedenin bastırdığı hatıraya şöyle der:
“Ben seninle buradayım.
Senin unuttuğunu ben taşıyorum.
Unutma… yükün senin değilse, onu bırakabilirsin.”
Taşlar bu süreçte:
Sabit frekanslarıyla aşırı uyarılmış sinir sistemine denge verir
Travma bölgelerinde (boğaz, karın, kalp, çene, kalça) titreşimle çözülme başlatır
Gevşemeye, bırakmaya, duymaya alan açar
Bastırılmış duygularla temas kurmak için enerji alanında güvenli bir zemin oluşturur
Ve en çok da…
içeride hâlâ susmuş olan çocuğa “artık konuşabilirsin” telkinini getirir.
“Biz insana şah damarından daha yakınız.”
(Kaf Suresi, 16)
Ama insan bazen kendine çok uzaktır.
Travmatik çocukluk anıları geçmez.
Ama anlaşıldıkça çözülür,
görüldükçe gevşer,
duyuldukça artık tekrar etmeye ihtiyaç duymaz.
Taşlar bu çözülmeye eşlik eder.
Sadece geçmişe değil…
şimdiye alan açar.
Ve sen ilk kez şu cümleyi kurabilirsin;
“O gün sustum… ama bugün kendimi duyuyorum.
Ve bu, iyileşmenin ilk sesi.”