Sosyal Fobi: Kalabalık İçinde Silinmek Korkusu, Görünür Olma Özlemi
Beden Geri Çekilirken, Ruhun Konuşmak İstemesi
🔬 Sosyal Fobi Nedir?
Sosyal fobi, ya da sosyal kaygı bozukluğu, kişinin sosyal ortamlarda bulunmaktan, konuşmaktan, göz önünde olmaktan ya da değerlendirilmekten aşırı derecede rahatsızlık duymasıdır.
Yani kişi, toplum tarafından görülmekten değil, yargılanmaktan korkar.
Ve bu korku bazen öyle büyür ki, insan kalabalıkların içine değil, kendi içine hapsolur.
Belirtiler arasında:
Başkalarının önünde konuşamama
Göz teması kuramama
Yüz kızarması, terleme, titreme
Topluluklarda sessizleşme
Değersizlik ve yetersizlik hissi
“Benimle ilgili olumsuz bir şey düşünecekler” inancı
Ve zamanla: yalnızlığı seçmek, ama sevilmeyi istemekten de vazgeçememek
Tıbbi olarak beyin kimyasalları, çocukluk deneyimleri, genetik yatkınlıklarla açıklansa da…
Sosyal fobi sadece dış dünyaya değil, iç dünyaya karşı da bir kapanıştır.
Ve bu kapanışın içinde, bastırılmış çok derin bir görünme arzusu vardır.
🧠 Sosyal Fobi’nin Duygusal Derinliği – Sevilme Korkusu, Reddedilme Arzusu
Sosyal fobi yaşayan biri aslında şunu demek ister:
“Beni gerçekten görürlerse, belki kabul etmezler.
Ama görmezlerse, zaten yokum.”
Bu hastalığın ruhsal katmanlarında genellikle şu duygular saklıdır:
Çocuklukta “hatalı” bulunma, utanma, eleştirilme
“Söz hakkı olmayan” bir evde büyümüş olmak
Konuştuğunda ya susturulmuş ya da önemsenmemiş olmak
“Kabul görmek için hep doğru olmalıyım” inancının içselleşmesi
Kendi gerçek sesini bulamamak
Ve bazen sadece: “Ben olduğum gibi sevilmedim.”
Sosyal fobi, bir korku değildir yalnızca.
Bu, görünmeye cesaret edemeyen bir iç çocuğun, hâlâ orada beklemesidir.
🌿 Taşların Sosyal Fobi ile Frekanssal Teması: Güven, Merkezlenme ve Ses
Sosyal fobide sinir sistemi sürekli “tehlike” algısındadır.
Bu durumda beden:
Kasılır
Ses titrer
Göz temasından kaçar
Zihin bulanır
Kalp çarpar
Ve kişi, varlığını geri çeker
Taşlar bu alanla nasıl çalışır?
Boğaz çakrası ve solar pleksus (özgüven merkezi) ile rezonansa girerek ifade alanını yumuşatır
Sabit frekansları, “toplum önünde olsam da güvendeyim” hissini bedene taşır
Sosyal tetiklenmelerde dengeyi destekleyen bir titreşim alanı oluşturur
“Ben buradayım, ama korunuyorum” hissini yeniden hatırlatır
Taş burada yalnızca enerji vermez.
Bir alan açar.
Ve o alanda kişi, ilk defa şunu söyleyebilir:
“Ben görünüyorum.
Ve bu, tehlikeli değil.”
“Allah, insanı kendi suretinde yarattı.
Ve ona şekil verdi.”
(Tefsirî bir anlamla)
İnsan görünmekten korkmazdı.
Ona bu korkuyu dünya öğretti.
Taşlar, görünmenin kutsallığını yeniden fısıldar.
Korkunun yerini, varlığın alması için.
Sonuç:
Sosyal fobi yalnızca çekingenlik değil,
ruhun kendini geri çekmesidir.
Ama taşlar bu çekilmeye direnmez.
Onunla birlikte, orada kalır.
Ve varlıklarıyla şunu söylerler:
“Konuşmak zorunda değilsin.
Ama buradasın.
Ve bu bile yeter.”