Depresyon: Zamanın Ağırlaştığı, Ruhun Işığı Kaybettiği Yer
Işığa Kapanan Bedenin Taşla Hatırlayışı
🔬 Depresyon Nedir?
Depresyon, tıpta “duygudurum bozukluğu” olarak geçer.
Ama bu tanım, yaşananı tarif etmez.
Çünkü depresyon:
Uyanmak istememek, ama uykuda da huzur bulamamak
Her şeyin anlamsızlaştığı, renklerin griye dönüştüğü bir ruh hâli
Ağlayamamak, ama içten içe ağlamak
Enerji düşüklüğü, ilgisizlik, umutsuzluk
Bedende yavaşlık, ruh hâlinde ağırlık
Kendini eksik hissetmek, ama bu hissi bile tam yaşayamamak
Sevinçle arandığında bulunamayan bir iç merkez
Tıbben serotonin, dopamin, noradrenalin gibi nörotransmitterlerin düşüklüğüyle açıklanır.
Ama ruh, nörotransmitter üretmez.
Ruh anlam üretir.
Ve depresyon, tam da bu anlamın çekildiği yerdir.
🧠 Depresyonun Duygusal ve Ruhsal Kökleri
Depresyon sıklıkla şunların birikmesiyle oluşur:
Sürekli güçlü olmak zorunda kalmışlık
Çocuklukta bastırılmış yaslar – “üzülmeye iznin yok” hâli
Hayatın anlamının başkalarının beklentilerine göre kurulması
“Ben kimim?” sorusunun cevapsız kalışı
Yaşanmamış acıların “bitmeyen iç hava durumu”na dönüşmesi
Sevgisizlik değil, kendini sevememek
Yorgunluk değil, yaşama neden bulamamak
Ve en çok da: kendi varlığına karşı sessiz bir küskünlük
Depresyon, bazen ruhun yere oturup hiçbir şey yapmak istememesidir.
Ama çoğu zaman…
O ruh seninle konuşmaz.
Çünkü sesini duymayacağını sanır.
Çünkü dünyada “var olmak” yerine “idare etmekle” meşgul olunduğunda,
ruh geri çekilir.
Derin, ağır ve kelimesizce.
🌿 Taşların Depresyonla Olan Frekanssal Teması
Depresyonda bedenin enerjisi düşer.
Ama enerjiden kasıt “dinlenmekle gelen” bir yavaşlık değil —
hayattan kopuk bir durgunluktur.
Bu hâlde sinir sistemi kapanır, kaslar gevşemez, uyku döngüsü bozulur.
Kortizol, melatonin, serotonin gibi dengeler şaşar.
Taşlar burada bir “dış titreşim” olarak devreye girer.
Sabittirler.
Sessizdirler.
Ama etkilidirler.
Kristal yapılar:
Beyin dalgalarını düzenler,
Ruhun dokunamadığı alanlara titreşimsel alan açar,
Sinir sistemine, “şu an güvendesin” bilgisini gönderir.
Ve en çok da:
İnsanın kendini taşıyamadığı hâlde, onunla birlikte dururlar.
Bu duruş tedavi değil, şefkatli tanıklıktır.
Ve bazen en karanlık gecede…
Gerek olan şey sadece yanında duran bir varlıktır.
Bir taş, bunu sessizce yapar.
“Kim Allah’ı unutur da, Allah da ona kendini unutturursa… İşte onlar, gerçek mahrumlardır.”
(Haşr Suresi, 19)
Depresyon, bazen insanın Allah’ı değil,
kendini unuttuğu yerdir.
Taş, bu hatırlayışa rehberlik eder.
Kelimesiz, ama titreşimle.
Sonuç:
Depresyon bir eksiklik değil;
fazla uzun süredir bastırılmış duyguların toprağında büyüyen sessizliktir.
Taş, bu sessizliğe karşılık vermez.
Ama orada kalır.
Düşmeden, yargılamadan, susturmadan…
Ve bir gün, insan tekrar “bir his” duyduğunda,
taş onun elindedir.
Bazen bir şey hissetmek bile…
bir mucizedir.