Tükenmişlik, bedende kronik yorgunluk, motivasyon kaybı, isteksizlik, odaklanma zorluğu ve duygu körlüğü olarak hissedilir.
Modern tıp bunu aşırı stres, uzun süreli baskı, uyku düzeninin bozulması ve hormon dengesinin kırılmasıyla tarif eder.
Ama ruh belleği bilir ki insan sabırla yükü bölüşmezse, zihin perdesi kapanır, sinir ağı sürekli alarmda kalır.

Kur’an insanın taşımayacağı yükün verilmediğini söyler: “Allah hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara, 286)
Tükenmişlik, insanın kendi sınırını duymadığı noktada başlar.

Örnek: Bir kadın evde, işte, ailede herkese yetmeye çalışır. ‘Güçlü olmalıyım, zayıf görünmemeliyim’ derken kendi nefesine kapı bırakmaz.
Uykusu hafif, zihni dalgın, bedeni yorgundur ama yine de ‘daha fazlası’ için kendini zorlar.
Modern tıp vitamin desteği, uyku düzeni, mola vermeyi önerir; kök bellekteki ‘yetemem’ kaydı açılmadıkça bu döngü tekrar eder.

Sinir sistemi gün boyu alarmda kalır, damar hattı gerilir, hormon akışı zayıflar.
Taş varlığı burada eski korkuyu, değersizlik ve yetişememe hissini enerji düzeyinde hafifletir.
Dua, taş rezonansı ve bilimsel destek bir araya geldiğinde, insanın zihni sabırla durmayı hatırlar.
Nazar ve düşük frekans, sinir ağına tutunamaz.
Ruh belleği sabırla köklendikçe, bedendeki yorgunluk kendine alan bulur.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Herkese yetmeye çalışıp kendini tüketen, dinlenmekte zorlananlar
– Kronik yorgunluk, motivasyon eksikliği, odak kaybı yaşayanlar
– Soy hattından devraldığı ‘zayıf görünürsen değersiz olursun’ korkusunu ruh belleğinde taşıyan hassas yapılar

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Sinir ağına kazınmış ‘yetişemem’ korkusu, değersizlik kayıtlarını enerji düzeyinde hafifletir
– Sinir sistemiyle damar akışını dinlenmeye uygun hale taşır
– Nazar ve düşük frekansın zihin perdesini zorlamasını engeller
– Taş varlığıyla sinir ağına koruyucu rezonans alanı kurar
– Ruhun sabırla köklenmesine, zihnin yükten arınmasına zemin hazırlar