Panik atak; bedende kalp atışını hızlandırır, nefesi sıkıştırır, avuçları buz gibi eder.
Modern tıp bunu adrenalin dalgalanması, sempatik sinir sisteminin aşırı uyarılması ve kökten devralınan kaygı belleğiyle açıklar.
Ama derin katmanda panik, bastırılmış bir korkunun nefese yerleşmesidir.

Kur’an’da insanın korkuya karşı korunması şöyle hatırlatılır: “O, kalplere huzur indirendir.” (Fetih, 4)
Kalbe huzur inmediğinde, sinir ağı en ufak tetikte bile nefesi daraltır.

Bir kadın alışverişte yürürken ansızın kalbinin çarpması, ellerinin titremesi, “Buradan çıkamazsam ne olur?” sorusunun zihnini kemirmesi…
Çocukluğunda işittiği “Tek başına yapamazsın” kaydı, panik atakla yeniden açılır.
Tıp, nefes egzersizi ya da ilaç önerir ama kök bellekteki korku kaydı çözülmezse panik geri döner.

Sinir sistemi panik atağı hatırladıkça savunmaya geçer.
Nefes açılmaz, damar akışı sıkışır.
Taş varlığı burada sinir ağına kazınmış eski korku izini enerji düzeyinde hafifletir.
Zihin alarmdan çıkmaya başlar, nefes genişler.
Dua alanı, taş rezonansı ve bilimsel öneri bir araya gelince, panik daralmayı yitirir.

Nazar ve düşük frekans, nefes perdesinden içeri kolayca tutunamaz.
Kök belleğe sabırla inildikçe panik bir uyarı değil, geçici bir misafir olur.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Ani kalp çarpıntısı, nefes daralması, terleme, bayılacak gibi olma korkusu yaşayanlar
– Kapalı veya kalabalık ortamlarda panik hissedenler
– Soy hattından devraldığı ‘tek başına yapamazsın’ korkusunu ruh belleğinde taşıyan hassas yapılar

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Sinir ağına kazınmış eski korku ve değersizlik kayıtlarını enerji düzeyinde temizler
– Nefes akışıyla damar hattını uyumlu hale getirir
– Nazar ve düşük frekansın panik belleğine tutunmasını engeller
– Taş varlığıyla nefes perdesine koruyucu rezonans alanı kurar
– Zihnin alarmı kapatmasına, ruhun sabırla köklenmesine zemin hazırlar