Beyin sisi, zihin netliğini kaybettiğinde başlayan ağır bir perdedir.
Konsantrasyon dağılır, kelimeler ağızda dolanır, düşünceler tam yakalanamaz.
Modern tıp bu tabloyu B12 eksikliği, insülin dalgalanmaları, tiroid yorgunluğu, sinir sistemi aşırı yüklenmesi ve uyku bozukluklarıyla açıklar.
Ancak kadim anlatı der ki: Zihin perdesi kapanmaz, ardına gizlenen korku, pişmanlık, değersizlik duygusu temizlenmezse sis kalıcı hale gelir.

Kur’an’da insan, aklın berraklığını sabırla ve dua ile korur: “De ki: Rabbim, ilmimi artır.” (Tâhâ, 114) Bu dua, zihnin açık kalması için kalbin yükten arınmasını şart koşar.

Bir kadın gün boyu onlarca iş yapar, çocuğunu okula bırakır, eve gelir, çalışır…
Ama aklı hep eksiktir; odaklanmak ister ama kelimeyi unutur, elindeki işi tamlayamaz.
Tıp “mental yorgunluk” der; ruh belleği ise kökten taşınan değersizlik ve bitmeyen sabır sınavını işaret eder.
Geçmişten devralınan “Ben yetemem” kaydı, zihin perdesini sisle örter.

Taş varlığı burada vitamin gibi tek başına çözüm değildir.
Zihin ağının içindeki eski kaygı katmanını enerji düzeyinde hafifletir, damar akışını rahatlatır.
Nazar ve düşük frekans, zihni zayıf bulursa kolayca tutunur.
Dua alanı taşın titreşimiyle birleşince sinir sistemi sakinleşir, zihin berraklaşır.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Dikkati toparlamakta zorlanan, unutkanlık yaşayan, konuşurken kelimeleri karıştıranlar
– Uykudan dinlenemeden kalkıp gün boyu zihni dalgın kalanlar
– Soydan devraldığı “ben yetemem” kalıbını zihin belleğinde taşıyan hassas yapılar

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Zihin ağında birikmiş eski korku, değersizlik ve pişmanlık kayıtlarını enerji düzeyinde temizler
– Sinir sistemiyle damar akışını odaklanmaya uygun hale getirir
– Nazar ve düşük frekansın zihin perdesine tutunmasını engeller
– Taş varlığıyla beyin hattına koruyucu rezonans alanı kurar
– Zihnin berrak, odaklı ve sabırlı bir akışa kavuşmasına zemin hazırlar