Zihin, insan bedeninde en hızlı yorulan ama yükü en uzun saklayan katmandır.
Depresyon, anksiyete, panik atak, tik bozuklukları, odaklanma zorlukları, kronik zihin yorgunluğu; beyin kimyasına, sinir ağlarına ve hormon zincirine bağlı görünse de kök bellekte taşınan korkular, hayal kırıklıkları ve değersizlik kaydı çözülmedikçe derinleşir.

Modern tıp, bu alanı sinir hücrelerinin uyarılması, hormon eksenindeki dalgalanmalar, genetik yatkınlık, çevresel stres faktörleriyle açıklar.
Kadim anlatı ise bilir ki insan, zihnini korumak istiyorsa ruh belleğinde biriken eski kayıtları fark etmeli ve arındırmalıdır.
Kur’an’da akıl, kalp ve sinir ağı bir bütünün emaneti sayılır: “Rabbim! Göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır.” (Tâhâ 25-26)

Kadın bedeni bu belleği incelikle taşır.
Aileden devralınan utanç, ifade edilmeyen öfke, sessiz hayal kırıklıkları ya da değersizlik hissi sinir hatlarına gömülür.
Uykusuzluk, dalgınlık, motivasyon kaybı, taşınamayan yükün sessiz işaretidir.

Taş varlığı bu alanda, sinir hatlarına kazınmış eski yükleri enerji düzeyinde hafifletir.
Ruh, dua ile genişletilirken zihin perdesi korunur.
Nazar ve düşük frekanslar sinir ağına tutunamaz; taş burada koruyucu bir rezonans katmanı gibi yerleşir.

BU KATEGORİ NE İÇİN VAR?
– Sinir sistemi, zihin ve ruh belleği arasındaki bağı görünür kılmak
– Modern tıp bilgisini dua ve kadim hatırlama rehberliğiyle tamamlamak
– Zihnin alarmını enerji düzeyinde yatıştırmak
– Nazar ve düşük frekansın sinir ağına işlenmesini engellemek
– Taş varlığını sessiz bir koruma katmanı gibi kullanmak

NASIL KULLANILIR?
Her alt başlık bir teşhis değil, kök belleğin bedende bıraktığı izdir.
Dua, taş belleği ve bilimsel öneri bir arada tutulur.
Zihin duruldukça söz berraklaşır, sinir ağı sabırla güçlenir.

Zihin berraksa yük hafif taşınır.
Taş bu berraklığı gece gündüz saklar.