Çocuklar İçin: Bedenin Yeni, Ruhun Kadim Olduğu O Yerde Taşla Buluşma
Küçük Bedenlerde Büyük Sessizliklerin Taşlara Konuştuğu Alan

Çocuk…
Henüz kelimeleri tam seçemezken,
duyguları bir fısıltıdan daha berraktır.
Beden küçüktür, ama taşıdığı ruh çoğu zaman bizden eskidir.

Bir çocuk hastalandığında, sadece ateş yükselmez…
İçeride duyulamamış bir ihtiyaç,
dokunulamamış bir korku,
ifade edilmemiş bir enerji de görünür olur.

Modern dünya, çocukların yalnızca semptomlarını tanımlar.
Ama biz biliriz ki, çocuğun bedeni yalnızca görünenidir.
Asıl mesele, duyulmayanıdır.

İşte bu yüzden bu kategori…
Küçük bir kalbin gece korkularına,
tutulmuş bir nefesin ayrılma kaygısına,
hızla atan bir zihnin dikkat dağınıklığına,
bitmeyen bir karın ağrısının konuşamadığı sözcüklere
kulak vermek için var.

Neden Taş? Ve Neden Çocukla Uyumlu?
Taşlar; sessizdir.
Ama bu sessizlik, bir yokluk değil…
çocuğun iç sesini bastırmadan ona eşlik eden kadim bir varlıktır.

Kristal yapılar, sabit frekanslarıyla
çocuğun enerji alanına nazikçe dokunur.
Ne bastırır, ne zorlar.
Sadece dengeler.
Ve bu denge; bazen bir duygunun bedenlenmeden akmasına,
bazen bir uykunun korkusuz gelmesine,
bazen de “ben güvendeyim” cümlesinin bedende yankılanmasına vesile olur.

Bu taşlar çocuklara mucize sunmaz.
Ama onların ruhuna tanıklık eder.
Ve çocuklar, en çok buna ihtiyaç duyar:
Görülmek. Ama zorlanmadan.

Bu Kategoride Ne Var?
Bu bölümde,
çocukların yaşadığı fiziksel rahatsızlıklar,
duygusal zorlanmalar,
enerjisel hassasiyetler
ve modern dünyanın onlara yüklediği uyarıcı fazlalıklar için
taşlarla destek alanları sunulacak.

Her başlık, yalnızca bir “şikâyet” değil;
bir duygunun, bir davranışın, bir enerjinin çağrısı olarak ele alınacak.
Ve her taş, o çağrıya nazik bir eşlikçi olacak.

“Biz her şeyi bir ölçüyle yarattık.”
(Kamer Suresi, 49)

Ve çocuk, bu ölçüyü unutmamış olandır.
Bazen fazla hisseder, bazen susar, bazen çırpınır.
Taş, onun unutulmamış ölçüsüne usulca dokunur.
Çünkü taş da, tıpkı çocuk gibi;
konuşmaz ama bilir.

Seçiminizle eşleşen ürün bulunamadı.