Gece bölünerek uyanmak, karanlıkta karabasan görmek, korkuyla yatağa geri dönememek; çocuk ruhunun gündüz susturamadığı korkuları uykuda anlatma şeklidir.
Tıp, gece korkularını gelişimsel evre, sinir sistemi olgunlaşması veya gündüz stresine bağlar.
Ama kadim bilgelik bilir ki korku, ruhta kapalı kalmaz.
Uyku başladığında zihin dinlenir, ruh eski kayıtlara döner.
Anne karnından taşınan korkular, soydan devralınan huzursuzluklar, ailede duyulmayan dualar; gece uyku perdesine sızar.

Kur’an’da insan uyuduğunda emanet edilir; uyanmak rahmete bağlıdır.
Zebur’da kâbus, çocuğun ruh kapısına gelen misafirdir, dua olmadan gönderilmez.
Sümer tabletlerinde tanrıça Ninhursag, gece korkusu yaşayan çocuğun yatağına taşın hafızasını yerleştirir; karabasanın yolunu kapatır.

Anne bilir ki gece uyanmaları uykunun değil, ruhun sessiz çığlığıdır.
Taş burada sinir sistemini yatıştırır, kabusun belleğe iz bırakmasını engeller.
Nazara, kötü bakışa, uykuda açılan eski korku yollarına karşı koruyucu bir titreşim alanı örer.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Gece korkularıyla uyanan, çığlık atan, karabasan gören çocuklar
– Korkuyla tekrar uyuyamayan, uykusu sık bölünen hassas ruhlar
– Anne karnından veya soy hattından taşınan eski korku izlerini hissedenler

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Gece belleğinde saklı korku kayıtlarını enerji düzeyinde temizler
– Sinir sisteminin alarmını yumuşatır, huzurlu uykuya zemin hazırlar
– Kabusların bedende iz bırakmadan akıp gitmesine alan açar
– Nazara, kötü bakışa, kalabalık frekansa karşı uykuda kalkan kurar
– Anne duasını taş varlığıyla birleştirerek çocuğa güvenli bir uyku perdesi örer