Bebeklik döneminde diş çıkarmak; bedenin kök belleğini büyümeye hazırlayan ilk eşiklerden biridir.
Diş etlerinin gerilmesi, ateşlenme, salya artışı, huzursuzluk, iştahsızlık ve uyku bölünmeleri sık görülen işaretlerdir.
Tıp, bu dönemi fizyolojik bir gelişim adımı olarak anlatır; soğutucu diş kaşıyıcılar, bitkisel destekler önerilir.
Ama kadim anlatı bilir ki diş, bedenin hayata köklenmesidir.
Ruh bu sancıyı taşırken, annenin sabrı ve dokunuşu koruyucu bir sır gibi akar.

Kur’an’da diş, insanın söz taşıma yeteneğinin işareti sayılır.
Sümer tabletlerinde diş çıkarken tanrıça Ninhursag’ın “taş dişi” armağan ettiği anlatılır; taş bebeğin ağzına değil, enerji alanına yük taşır.
Zebur’da bebek dişi, aile ocağının bereketinin işareti kabul edilir.

Anne bilir ki diş çıkarmak yalnızca ağrı değil, çocuğun köklenme sürecidir.
Taş burada bebeğin sinir sistemini sakinleştirir, uykusuzluğun getirdiği gerilimi hafifletir.
Enerji hattını korur, nazara ve sık bakışa karşı hassas bedene kalkan örer.

BU ŞİFA ALANI KİMLER İÇİNDİR?
– Diş çıkarma sürecinde huzursuzluğu, ağrısı ve uykusu bölünen bebekler
– Sık salya akıntısı, ateşlenme, iştah kaybı yaşayan minikler
– Bu dönemde nazara, kalabalık ortama, dış enerjilere hassas kalanlar

BU ŞİFA NEYİ DÖNÜŞTÜRÜR?
– Sinir sistemi alarmını enerji düzeyinde sakinleştirir
– Ateş ve ağrı belleğinin bedene yüklenmesini hafifletir
– Nazara, kötü bakışa karşı korunma alanı oluşturur
– Anne duasını taşın hafızasıyla birleştirerek bebeğin köklenme sürecine destek olur