“Yâkum’un Gecesi”
(Ay taşı ile labradorit’in elmas ile birlikte açtığı sır defteri)
Yâkum’ Arapça’da ışık saçan mücevher anlamına gelir 🙂
Gece yarısı rüzgârına benzeyen bir taş bu.
Ne siyah, ne mavi. Ne sessiz, ne de konuşkan.
Bakarken içine düşüyorsun —
göz değil de kalbin gövdesiyle görüyorsun.
Bir aydınlık değil onun içinden yükselen,
karanlığın ta kendisiyle barışmış bir tür mavi.
Soğuk değil.
Yalnızca gerçek.
Labradorit…
Yüzeyde kırık bir kelime gibi durur,
ama altında unutulmuş bir sûre saklar.
Onu taşıyan, taşın içinde kendini gölgelerle izler.
Korkular büyümez,
ama artık nereye bakman gerektiğini bilirsin.
Ve kenarında ay taşları dizili.
Ay, burada hilâl değil;
zamanın karnına çekilmiş bir ışık çocuğu.
Her bir taş, döngüsünü tamamlamış bir sır gibi.
Sükûneti öğretmiyor yalnızca,
zamanın nasıl sabredildiğini hatırlatıyor.
İkisi yan yana geldiğinde,
bir sessizlik oluyor önce.
Sonra derinlerden bir ses:
Adını bilmediğin ama tanıdığın bir şey sana doğru yürüyor.
Sırtında yıldız tozları, ellerinde eski bir dua var.
O sana aitmiş meğer.
Ama unutmuştun.
Kolyeyi tasarlayan, Hindistan’ın unutulmuş mahallelerinden birinde,
duvarları çatlamış ama kalbi sağlam bir dükkânda nefesini tutarak çalışmış.
Eli değil, iç sesiyle.
Çünkü taş dinlemeden yontulmaz.
Ve bu kolye, sadece yapılmamış, çağrılmış.
Zinciri karanlık gibi, taşı ayet gibi.
Boynuna takıldığında bir ağırlık yapmaz.
Ama bir şey olur.
Sanki zaman geriye çekilir.
Dün, bugün ve yarın bir anın içine yığılır.
Ve sen o anda artık kaybolmazsın.
Hatırlanırsın.
…
Duası
Ey geceyi ay ile süsleyen,
gölgeye anlam, taşa sır yükleyen Rabbim…
Bu taşın taşıdığı her niyeti,
senin ilminde kabul olunmuş dualar arasına yaz.
Onu boynuna bağlayan kalbin içinden,
korkuyu değil marifeti büyüt.
Zamanın içinden geçen o kadını,
kendinden kendine yürüt.
Labradorit’in içindeki maviyle,
kaybolmuş yolları aydınlat.
Ay taşının sükûnetiyle,
kalbine geceyle dost olmayı öğret.
Zaman ona yük değil, yoldaş olsun.
Sessizlik onda boşluk değil, vahiy gibi konuşsun.
Ve her kim bu taşı taşıyorsa,
unutmasın:
Sen ona daima yakındın.
Amin, ya Nur, ya Hadi, ya Bâtın…
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.