ZEMZEM’İN YÜZÜĞÜ

Kur’ân’da zümrüt geçmez. Ama onun temsil ettiği mana, kelimelerin ötesindedir.Bir şahitliktir zümrüt. Cennetin örtüsüdür. Rahmanın arşına serilmiş bir kumaş gibidir. Bu yüzük benim için o örtüden koparılmış bir parçadır.

Zümrüt, eski Mısır’da İsis’in taşıydı. Gözyaşlarını saklamak için kullanılırdı. Babil’de krallar, halkın duasını bu taşla duyarlardı. Sümer tabletlerinde, “kalbin yeşil sırrı” olarak adlandırılır. İbn-i Sina’ya göre zümrüt, ruhun dalgalı denizini yatıştırır, gözle görülmeyeni görmeye başlatır.

Ama bu yüzük, sıradan bir zümrüt halkası değil. Altın tabanın üzerinde, ana rahmine benzeyen oval zümrütler bir araya getirilmiş. Ve her bir taş, taşıyıcının parmağında ilahi bir niyetle hizalanmış.

Zemzem kelimesi Arapça’da “çokça akan, kesintisiz olan” anlamına gelir. Bu yüzükteki zümrütler de tıpkı Zemzem gibi; susuzluğa karşı değil, hakikate duyulan özleme cevap verir. Bir kere takıldığında, kalp gözü susmaz artık. Her an, içsel suyla yıkanır.

– Kadim peygamberlerin duasını.
– Yeşil örtünün altında saklanan ilk yazıyı.
– Cennetin hatırasını.
– Arınmanın, uyanışın ve gözetilişin işaretini taşısın bu yüzük.

Şifa olsun