YURAQ WARMİ

6725,00 

Stokta yok

Açıklama

And Dağları’nın sisle örtülü doruklarında, altınla yıkanmış tapınakların gölgesinde, İnka halkı göklerle konuşur, toprağın kalbinden doğan taşlarla kehanetler okurdu. Bu halkın içinde Yuraq Warmi adında bir genç kadın vardı — adı “Beyaz Kadın” anlamına gelir, çünkü gözleri ay ışığıyla, saçları ise olgun buğdayla yarışacak kadar parlaktı.

Yuraq Warmi, Güneş Tanrısı Inti’ye adanmıştı. Ancak kalbi, gölgelerde yürüyen, dağ nehirlerinin bekçisi olan genç bir savaşçıya, Amaru’ya aitti. Aralarındaki aşk, Tanrıların kanunlarına göre yasaktı. Bir gün, gökyüzü ile yeryüzü arasındaki bağları onarmak için yapılan büyük Güneş Festivali’nde, rahipler kehanet getirdi:
“Güneş öfkeli. Halkın kuraklıktan kurtulması için, en saf ruh kurban edilmeli.”

En saf ruh Yuraq Warmi idi. Halk susuzluktan ölüyordu, ve o, kendisini feda ederek köyünü kurtardı. Altınlarla süslenmiş boynunu, deniz kabuklarından yapılmış duaları ve taşlardan örülmüş kutsal gerdanlığıyla, dağların en yüksek noktasına çıkarıldı. Orada, And rüzgârları ve gök gürültüsü arasında, bedeni Tanrılara adandı. Onun kanı toprağa düştüğünde yağmurlar geri geldi, ama aşkı Amaru geriye kala kala acıya boğuldu.

İnka kehanetleri der ki: Yuraq Warmi’nin ruhu taşlara hapsoldu. Mor taşlar onun gözyaşlarıdır (ametist), yeşiller umut tohumlarıdır (peridot), gri-mavi taşlar ise ruhunun gökle bağını (labradorit) taşır. Bu taşlar yan yana geldiğinde, onun kurban edilişinin yasını ve aşkının hiç sönmeyen ateşini fısıldar.

Ve söylence şu sözle biter:
“Bir gün, yüzyıllar sonra, Yuraq Warmi’nin gözyaşları yeniden takanların boynunda ışıldayacak ve kadınların bedeni artık kurban değil, yaşamın ta kendisi olacak.”

Özel tasarım mücevher zincir.

Göğüs arana doğru nehir gibi bırak insin.

Değerlendirmeler (0)

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.