TANİT’İN 3 EŞİĞİ

5400,00 

Stokta yok

Açıklama

Fenike kıyılarında bir gece… Sidon’un rüzgârı bakır kokar, dalgalar surların taşlarını yalarken gökbiliciler limanın üstünde yıldızları sayar. O gece üç kervan aynı saatte şehre girer:
Badahşan’dan lacivertin en derini; Akdeniz’in kızıl düzlüklerinden ateş rengi dallar; Hint sularından suskun, kireç beyazı mercan. Limanın rahibeleri, Tanit’in sunağında üç armağanı aynı masaya bırakır. “Göğe çıkan yol, suyun hafızasıyla, canın ateşiyle birleşsin” derler.

Usta Neriah, altından küçük spiral halkalar döver; her spiral denizin soluğu, her halka bir nefes. Kırmızı mercanın gövdesine dokunur: “Bu, fırtınada yol alanların cesareti.” Beyaz mercanın parlak sessizliğini yanına koyar: “Bu, suyun unutmadığı dua.” Lapis tanelerini dizdiğinde gece derinleşir: “Bu, göğün yazısı.”
Kolyenin doğum ânı budur. Usta ona bir isim fısıldar: Üç Eşik. Çünkü insanın yolu üç kapıdan geçer: zihin (gök), kalp (su), irade (ateş).

Lapis Lazuli – Gök Levhası
Sümer’de yazının tanrıçası Nisaba’nın rahipleri, göğe bakarken bu maviyi başlarına takardı; Firavunlar mezarlarında onunla uyur, “yukarıdaki ülke”ye yön bulurdu. Lapis, aklı göğe kaldırır. Yalnız parlak bir taş değil; düşüncenin ağırlaştığı yerlerde açılan pencere. Bu kolyedeki koyu mavi sıra, işte o pencerenin eşiğidir.

Beyaz Mercan – Suyun Hafızası
Deniz, yaşayan varlığı kemik ve ışık arasında saklar; zaman geçer, canlı susar, hatırası taşlaşır. Beyaz mercan bu hatıradır. Hint Okyanusu’nun dalgıçları yeni doğanlara küçük bir parça verirdi; “Suyun himayesi üzerinde kalsın” diye. Kolyenin beyaz taneleri, kalbe dinginlik bağlar; gürültünün ortasında bile içten gelen susuşu hatırlatır.

Kırmızı Mercan – Canın Ateşi
Fenike dalgıçlarının kutsalı. Fırtına mevsiminde kıyıya getirilen kırmızı dallar saray hazinesine alınır, deniz yolculuklarının ilk duası onlarla başlardı. Kırmızı mercan iradeyi uyandırır; korkunun dişlerini gevşetir. Bu kolyedeki üç büyük taş o yüzden başköşeye yerleşmiş: yola çıkan ruhun üç adımı gibi — karar, adım, devam.

Ustalar, üç taşı aynı sırada bir araya getirdiklerinde barzakh sırrından söz ederler: iki âlem yan yana akar, aralarında görünmez bir sınır vardır; biri diğerine karışmaz ama birbirini taşır. (Rahmân’ın işareti, 55/19-20’yi hatırla; lafza gerek yok, mana burada.) Lapis göğün sesi, mercanlar su ve can; ikisinin ortasında yürüyen insan, kendi istikametini bulur.

Kolyeyi takan kadın bir hikâyeye dâhil olur:
— Gecenin mavi levhasından yön alır.
— Suyun beyaz hafızasında kalbini sakinleştirir.
— Kırmızının ateşinde adımını pekiştirir.

Bu, Tanit’in Üç Eşiğidir. Bir yolculuk kolyesi.
Göğe sığınmayı, suyla arınmayı, ateşle yürümeyi birlikte hatırlatır.

Altın spiraller, deniz nefesinin küçük izleri; zincirin her halkası bir “evet”tir.
“Evet, aklı yükselteceğim.
Evet, kalbimi temiz tutacağım.
Evet, yoluma cesaretle devam edeceğim.”

Ve sen onu boynuna aldığında, Sidon’un o gecesi tekrar başlar: rüzgâr bakır kokar, deniz fısıldar, gök açılır.
Kapılar birer birer olur; geçersin.

KOLYE TEKTİR

SENİN GİBİ

Değerlendirmeler (0)

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.