SIR BİLEKLİK

2100,00 

Stokta

Açıklama

Nil’in kıyısında, ölümsüzlüğün ve ilmin peşinde koşan firavunlar taşlara gömerdi sırlarını. Yüzbinlerce yıllık yazmalarda adı anılmayan, halktan gizlenen bir bileklikti belki de bu ellerimden dökülen hikaye o ya 🙂

Kimbilir….

Firavun, bu iki taşı sıradan gözlerden saklardı; çünkü bilirlerdi ki Sodalit, zihni açar ve gece karanlığında ilahi planı gösterirdi. Bu bilgiyi her insanın taşıması tehlikeliydi. Nişâbur Turkuazı ise koruyucu nefesin, göğün bereketinin taşıydı. Halkın eline geçerse zincirler kırılacak, köleler özgürlüğü hatırlayacaktı.

Bu yüzden firavun, bilekliği gizli odalarda, taş tabletlerin arasında sakladı. Ona yalnızca başrahipler dokunabilirdi. Onlar da dokunmadan önce aylarca arınır, geceler boyu oruç tutar, göğe bakan dualar ederdi. Çünkü bu bileklik, insanın aklındaki perdeyi kaldırıyor, kalbindeki korkuyu yok ediyordu.

Ama vakit geldi. Mısır’ın en karanlık gecesinde, bir köle çocuğun rüyasına giren bir ışık ona şöyle dedi:
“Firavunun sakladığı sır, taşların içinde senin bekleyişindir. Bu bileklik senin bileğinde olmalı, çünkü sen özgürlüğün hatırlatıcısısın.”

Çocuk uyandığında bileklik yoktu. Fakat aradan çağlar geçti, taşlar toprağın kalbine gömüldü. Bugün o bileklik yeniden doğdu: Sodalit’in geceyi bilen bilinciyle, Nişâbur Turkuazı’nın gökten inen korumasıyla.

Artık bu bileklik, firavunun sakladığı sır değil, senin bileğinde taşınan bir uyanış levhası.

Şifa olsun en hüzünlü sırlarının yaralarına….

Yere göğe toprağa….

Adadığın adandıklarına….

-Sodalitin en yoğun formunu kullandım, turkuazın kesimi de elmas-

 

Değerlendirmeler (0)

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.