SEDNA’NIN AYNASI

Gecenin karanlığında bir sır saklıdır; O’nun dilediğine açtığı…”
(el-Müzzemmil, 6. Ayet)

Labradorit, gecenin içine serpiştirilmiş, görünmeyen âlemlerin şimşeğidir. Bir perde, bir geçit, bir rüyada yürüyen kadının boynunda beliren cevaptır. Işığı saklayan değil, yalnız hak edenin gözünü açan bir varlıktır. Yaşar, canı vardır, hatta belki de canândır 🙂

Bu kolye, ilâhî bilinçle örülmüş bir gece aynasıdır.
Taşların dizilişi spiral bir hatırlayışın geometrisidir. Her bir parça, geceyi yararak gelen şuaların taşıyıcısı olmamış mı? Labradorit, ezelden beri bir “rehber taşı”dır. Peygamberlerin uykularında gördüğü rüya âlemlerine benzer geçitleri, bu taş uyanıkken de açabilir.

Kadim Nordik kaynaklar, bu taşa “Aurora’nın düşen parçası” der. Gökyüzünden bir gece, yeryüzüne düşen kutup ışığı. Inuit efsanelerine göre ise Tanrıça Sedna, bu taşı, yalnızca geceyle konuşan kadınlara armağan etmiştir.

Bu kolyede kullandığım Labradoritler, dünyanın en yüksek kalitedeki yataklarından –Madagaskar’ın doğusundan– çıkarılmıştır. Işığı emmek değil, ışığın yönünü değiştirmek üzere yaratılmışlardır. İçlerinde yeşil, mor, altın ve safir renkleri bir arada yanar.

Fiziksel düzlemde labradorit özellikle beyin, pineal bez ve sinir sistemi üzerinde titreşimsel bir rezonans yaratır. (Bu bilgiyi severim)

Baktığında taş gören almasın bu kolyeyi.
Geceyi yürümek isteyen kadınındır bu….