KEHRİBAR BİLEKLİK

Zamanın donmuş anısı.

Zamansal hafıza kapsülü.

Bilim, ona “fosilleşmiş reçine” der.
Ezoterik gelenekler ise onu, “göğün yeryüzüne indirdiği ilk teselli” olarak tanımlar.

Kehribar için ne çok şey yazılabilir. Düşünün bir; İçinde vakti zamanının doğasını donduruyor. Kutsal bir cam gibi onu örtüyor.

Rabbim’in hikmetinden sual olunmaz.

Kehribar, milyonlarca yıl önce yaşamış kozalaklı ağaçların reçinesidir. Yani canlı bir organizmanın savunma refleksiyle dışa akıttığı bir salgıdır.
Bu salgı, uygun koşullarda — oksijenden izole, basınç altında, zamanla birlikte — taşlaşmaz; bedenleşir.
Kehribar’ın içinde sıkça polenler, yaprak parçaları, hatta bazen minik böcekler bile hapsolmuştur.
Bunlar onun yalnızca estetik bir taş değil, biyolojik tarihin delili olduğunu gösterir.
Modern paleobotanik çalışmalarda, kehribar içindeki hapsolmuş DNA parçaları incelenerek kayıp bitki türleri hakkında bilgi elde edilmiştir.

Ama bilimsel açıklama burada durur. Kehribar’ın anlamı, ancak başka kapılardan geçilince açılır.

Hadi o zaman önden buyrun.

Kehribar, ezoterik sistemlerde rahim hafızasının taşıyıcısıdır.
Çünkü kehribar bir ağacın “koruma dürtüsüyle” akmıştır — tıpkı rahmin yeni hayatı koruyup kollaması gibi.

Atlantis sonrası gelen gizli okullarda, özellikle rahipler ve rahibeler, Kehribar’ı doğum, ölüm ve geçiş ritüellerinde kullanmıştır. 
Neden biliyor musunuz? Kehribar;  Travmanın hatırasını da taşır.
Anlayacağınız çiçeklerim “taş” yalnızca “şifa veren” değil; acıya tanıklık etmiş oluşumdur.
Ve biz neyi biliriz canım sevgililerim;

Gerçek şifa, tanıklıkla başlar.

Kehribar’ın enerjisi, doğrudan güneş sinirağı (solar plexus) ile rezonansa girer.
Bu alan, “ben kimim?” sorusunun frekans alanıdır. (Sormaktan illallah ettik artık?
Korkular, kararsızlıklar, kendi gücünü unutmuşluk hâlleri burada birikir.
Kehribar bu alana dokunduğunda, travmanın kökenine gider.
Kehribarın beni en çok etkileyen özelliği ne biliyor musunuz?

Çocuk gibi iyileştirir. Çocuk masumiyeti ile.

Tertemiz pür-i pak.

Severim kehribarı.

İzlerim uzun uzun….

Sektördür başlı başına kehribar. Ukrayna’ya gittiğimde anlamıştım bunu. Nasıl bir dünyanın kıymetlisi olduğunu. En güzel kehribarlar Ukrayna ve Polonya’da çıkar laf aramızda 😉

Çok seveceksiniz bilekliği.

O kadar hafif ki.

Asla çıkarmayacağınızı biliyorum.

Şifa olsun

,