GÖKYÜZÜ YAZICISI ALTIN SET

Bu altın ve taş takım, bana Mezopotamya’nın en eski mitlerinden birini —gökyüzü ile yeryüzü arasındaki sevdanın, bir çiçeğin kalbine hapsedildiği hikâyeyi— hatırlattı.

Sümer rahiplerinin tabletlerinde, “Altın Gül” adıyla geçen bu sembol, hem yeryüzünün en saf metalini hem de göğün en nadide rengini bir araya getirirdi. Rivayete göre, Tanrıça Inanna’nın elinde tuttuğu bu altın saplı mor gül, göksel ilmin ve yeryüzü kudretinin birleşimiydi. Mor, semanın derinliğini; altın ise ilahi hükmün sarsılmazlığını temsil ederdi. Bu gül, tanrıların meclisinde yalnızca bir kişiye, ilahi sırların emanetçisi olan “Gökyüzü Yazıcısı”na takdim edilirdi. Onu taşıyan, hem güzelliğin hem de hükmün ağırlığını üzerinde taşırdı.

Eski metinlerde anlatıldığına göre, bu gül asla solmaz; takan kişinin boynunda ya da kulağında parladıkça, sahibine hem yeryüzünün hem de göğün dillerini fısıldardı. Altın zincir,  “Zamanın Halkaları” olarak adlandırılan, geçmiş ve gelecek arasındaki kopmaz irtibatın sembolüydü.

Bu kolye ve küpe takımı, işte o kadim “Altın Gül”’ün çağımıza düşen yansımasıdır. Boynunuza geldiğinde, Inanna’nın göksel tacındaki son gülün parıltısını, kulağınızda ise o gülün açıldığı ilk anın yankısını taşır.