Vadinin derinlerinden yankılanan sessizlik, güneşin kızıl gözyaşlarıyla kırılıyor. O gün, çocuklar annelerinin ellerinden alınıyor, gözleri kısık, kalpleri titrek. Cinnebar taşı, o kırmızı kutsal mühür, avuçlarda büyüyor. Ellerin bir titremesiyle, o taşın kırmızısı, çocukların yüzlerine sürülüyor. Bedenlerine dokunan renk, toprağın içine akan bir vaat gibi. Her bir çocuk, birer çiçek gibi, tanrılara uzanan dallar. Rüzgar durmuyor, o çocukların soluklarını göklere taşıyor. Gözyaşlarıyla boyanan toprağın sessizliği, cinnebarın parlaklığıyla çatlıyor.
Alınlarında cinnebar taşıyan çocuklar, topraktan yeniden filizleniyor. Gözleri kapanmıyor, ruhları Mevla’ya uzanan bir dua gibi dönüyor. Taşın kırmızısı, her bir boncukta hayat buluyor. Tespihin ellerde dolaşan sesi, toprağın kalbinde yankılanıyor. Her çevrilen boncuk, cinnebarın çağrısını taşıyor. “Vakit geldi,” diyor bir fısıltı, “yeniden dirilişin vakti.” O kırmızı, bir veda değil; ilahi aşka uzanan bir hatırlama. Güneş yeniden doğuyor, vadiler yeni bir nefese kavuşuyor.
.
Cinnebar Tesbih Dünya’nın ilki.
Gümüş saçları Muhammed’e selam.
Cinnebar tesbih Furkan senesinin ilk dua taneleri.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.