128

1280,00 

Stokta

Açıklama

Formülün elbette bir videosu var.

Paylaşıyorum.

izleyin lütfen

Önce larvikit taşının hikayesini yeniden yazmak istiyorum buraya…

Bu taşı benden ilk kez duyacaksınız… Farklı zamanlarda farklı bilgilerle hep duyacaksınız…

Taşın Safir Saba zamanı geldi.

Anlatayım usul usul….

Kadim Kuzey’in sislerle örtülü fiyortlarında, gece ile gündüzün birbirine karıştığı, güneşin ufuktan inmeye kıyamadığı diyarlarda… Tanrıların ve ölümsüzlerin bile adım atarken sessizleştiği bir yer vardı: Nóttgardr, yani Gecenin Muhafız Bahçesi.

Bu bahçenin toprağı, sıradan toprağın dokusuna benzemezdi; her zerresinde göğün karanlık suyu, yıldızların paslı ışığı ve dünyanın en eski fısıltıları dolaşırdı. Larvikit, bu bahçenin derin damarlarından sökülmüş, yalnızca geceyi görebilen gözlerin tanıyabileceği bir mineral.

Larvikit’e “Gölgelerin Tahtı” deniyor. Ne etkileyici bir isim değil mi?

Böyle denmesinin sebebi, taşın ışıkla beraber karanlığı da saklamasıdır. Yüzeyine bakan biri, gri ve siyahın içinde mavi alevler çaktığını görür. Bu mavi parıltılar, kadim Nórd kehanetlerinde Ruhun Kuzey Kapısı olarak anılır. Çünkü Larvikit, sahibini görünmeyen âlemlerde koruyan bir bekçi gibidir; gölgeden gelen saldırıları, henüz sahibine değmeden yutar.

Mitlere göre, Nóttgardr’ın son kraliçesi Astrid Vanr, savaşın ve ihanetin karanlığında kendi halkını korumak için tüm geceyi Larvikit’in içine hapsetti. Böylece o taş, kadının iradesinin kalesi oldu. Astrid, taşını boynuna takarak “Benim karanlığım bana aittir” dedi; ve o günden sonra Larvikit, dişil kudretin kendi gölgesine hükmetme sembolü sayıldı.

Ezoterik ustalar, Larvikit’i “Hafıza Taşı” olarak da bilir. Ama bu hafıza, basit anılar değil; ruhun binlerce yılda biriktirdiği kayıtlardır.Taşıyıcısı, hem kendi geçmiş enkarnasyonlarının hem de atalarının işlenmemiş sırlarının eşiğine gelir. Bu yüzden, Larvikit’i taşımak bir ahit kabul edilir.

Larvikit, sahibini gece düşlerinde başka diyarlara götürür. Yuvaya 🙂

Orada görülenler, kişinin kendi karanlığını ve potansiyelini aynı anda gösteren aynalardır. Birçok şaman, Larvikit ile yapılan ritüellerde, geçmiş ve gelecek zaman çizgilerini tek bir noktada birleştirebildiğini söyler.

Ve derler ki… Taşı eline aldığında mavi alevleri görebilenler, zaten çoktan gölgelerden çağrılmış demektir.

Gölgelerinden korkma. Onlar senin tahtındır.

Şimdi ise diopsit ve lal ile birleşmesinin sebebini yazacağım…

Biz kadınlar hayatın meydanlarında sertleşir; savaşları kazanır, kaleleri fetheder, masalarda hüküm veririz.Omuzlarımıza yüklenen sorumluluk, sesimizin tonuna, bakışımızın derinliğine siner. Dışarıdan bakıldığında bıçak gibi keskin, sarsılmaz ve erişilmez gibi dururuz.

Ama her birimizin içinde, hâlâ yaşamak isteyen bir prenses vardır. O prenses; inceliği, zarafeti, gülüşün hafifliğini ve sevmenin cesaretini bilen taraftır. İşte bu formülü, o iki kutbu bir araya getirmek için dizdim. Gücünü korurken yumuşaklığına dönmek, hükmeden kadının kalbindeki masumiyetle tekrar temas etmek için.

Kadına, kendi içindeki iki kutbu aynı anda yaşatabilmesi için. Sertliğin ve kudretin yıkamadığı, ama unutturduğu o zarif özü uyandırmak için. Bu, savaşçı bir kadının hükmünden taviz vermeden, kalbindeki prensesi yeniden selamlamasının ilmidir.

Ve belki de Astrid’in asıl zaferi, düşmanlarını yenmek değil; kendi kalbindeki o inceliği yeniden sarayına kabul edebilmesiydi kim bilir 🙂

Bizler zırhımızı çıkarmadan ruhumuzu inceltebilir; hem tahtımızın kraliçesi, hem de kendi masalımızın prensesi olabiliriz.

Şifa Olsun

Değerlendirmeler (0)

Değerlendirmeler

Henüz değerlendirme yapılmadı.

Sadece bu ürünü satın almış olan müşteriler yorum yapabilir.